14 Temmuz 2015 Salı

İkinci Çocuk Olsun mu?

Bir çocuğu olan çiftlerin hep kafalarının bir köşesinde olan düşünce, ikinci çocuk yani kardeş.
Uzun uzun düşünülür, hep karar vermek için bir şeylerin olması ya da bitmesi beklenir.

".....'nın taksidi bitsin, çocuk okula bi başlasın, şu kariyeri bi tamamlayalım, kendi evimize bi çıkalım vs. vs."

Ne hayatın koşturmacası biter, ne de işleri... Tam birini bitirdim derken diğeri başlar bir de bakarsınız ki ilk çocuk büyümüş, siz tekrar çocuk sahibi olma yaşını geçmişsiniz... Bir de ikinci çocuğu hiç düşünmeyen çiftler var (sağlık problemi ve ciddi başka engelleri olanları ayrı tutuyorum)

Hep şuna benzer sözler duyarız "Biz bütün imkanlarımızı çocuğumuz için kullanmak istiyoruz, ikinci çocuk olursa hem gereği gibi ilgilenemeyiz hem de maddi imkanlarımız bölünür. Biz çocuğumuzu özel okullarda, yabancı ülkelerde okutmak istiyoruz."

Herkesin fikrine saygım var ama kesinlikle katılmıyorum, normal şartlarda her insan bir kardeşi olsun ister, çocukken istemese bile yetişkin olduğunda bir kardeşin eksikliğini hep hissedecektir. Bir an kendinizi düşünün kardeşlerinizle geçirdiğiniz zamanları paylaştığınız şeyleri ve bir an onların hiç olmamış olduğunu varsayın... hayatınız nasıl olurdu?

Uzmanlar kardeşlik ilişkisini hayatta sahip olunabilecek en dayanıklı ve en uzun süren ilişki olarak tanımlıyorlar ve bu ilişkinin kişiliğimizi belirlemede ve kişisel tarihimizi yazmada çok ama çok etkili olduğunu söylüyor ve ekliyorlar; kardeşlik ilişkisi yaşadığımız bütün ilişkilerden farklı şekilde, belleğimize silinmemek üzere yer ediyor, iz bırakıyor” diyorlar.

Kardeşler birbirlerini herkesten daha iyi tanıyorlar, çünkü aynı ailede, aynı koşullarda yaşıyorlar. Hayatlarının her anına tanıklık ediyorlar bu da birbirlerini kimsenin tanımadığı kadar iyi tanımalarına neden oluyor. Yapılan araştırmalarda çocuklardan yakınlarını tanımlamaları istendiğinde en detaylı tanımı kardeşleri hakkında verdikleri görülüyor. Aynı değer yargılarını taşıyan, geçmişi hakkında aynı duyguları paylaşan, aynı zorluklardan, isyanlardan geçmiş kardeşler farkında olmasalar bile birbirleri için başkalarından daha önemli oluyorlar... bu da bir güven duygusu oluşturuyor. "hayatta ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin, yanımda olacak beni terk etmeyecek benim kanımdan biri var"

Bu güven duygusunu biraz da kan bağı yaratıyor sanırım; insan eşinden, sevgilisinden, arkadaşından vs. ayrılabilir bütün ilişkisini kesip başkalarıyla hayatına devam edebilir ama kardeşiniz ile kavga bile etseniz, küs bile olsanız ilişkinizi kesemezsiniz. kesmek isteseniz de kesemezsiniz, çünkü aranızda sihirli bir bağ var, kan bağı...

Bu bağı kesip atamazsınız. diyelim ki kardeşinizle çok kötü kavga ettiniz bütün maddi manevi ilişkinizi kestiniz ve farklı şehirlerde hatta farklı ülkelerde yaşamaya başladınız, size göre artık bir kardeşiniz yok...Hayat böyle devam ederken yıllar sonra kardeşiniz bir nedenden kapınıza geldi, hata ettiğini ve sizi sevdiğini söyledi, bir düşünün ne yaparsınız? tabi ki kardeşinizi bağrınıza basar kardeşliğinize kaldığınız yerden devam edersiniz.

İkinci çocuğun zamanlaması ise ayrı bir uzmanlık konusu. Bu konuda uzmanların farklı görüşleri olabilir ama bence en doğru zaman sizin istediğiniz zamandır. Benim çocuklarım arasında bir yaş var. İkinci çocuğu başından beri düşünüyorduk ama bu planlanmış bir yaş farkı değildi fakat bizi hiç rahatsız etmedi aksine çok yararını gördük. okula gitme, bakım vs süreçlerini birlikte planladık.

Kardeş candır dostlar! mümkünse olsun...

15 Mayıs 2015 Cuma

Problem Çıkarma Sanatçıları

Problem çıkarma sanatçıları her yerdedir. Okulda, otobüste, kuyrukta, evde, sokakta...

Buluttan nem kaparlar, kılı kırk yararlar, pireyi deve yaparlar, ufacık bir meseleyi mesele de demeyelim günlük sıradan bir olayı adli bir vaka boyutuna rahatlıkla getirebilirler ve siz olayı izlediğiniz veya direk muhatabı olduğunuz halde olayın nasıl parlayıp, ortalığı toza dumana çevirdiğini anlayamaz, şaşkına dönersiniz. 

Örneklere geçelim:

Otobüste

  • Otobüse yeni binen, alışveriş yapmaktan kan ter içinde kalmış teyze elindeki poşetleri sağa sola çarparak ilerlerken bir yandan da;
-Büyüklere saygı kalmamış ayol, bizim zamanımızda öyle miydi? yaşlı birini gördüğümüzde hemen yer verirdik şimdi gençlere bakıyorum da hiiiiç oralı değiller ya dışarı bakıyorlar ya da uyuyor numarası yapıyorlar.

Eğer yanına bir yandaş bulup konuşmaya devam ederse vay halinize...
  • Şu türden tartışmalar da sık sık yaşanmaktadır
-Beyefendi biraz ileri gidebilir misiniz?
- nereye gideyim, uçayım mı? hanfendi   
-uçun demedim beyefendi biraz kibar olabilirsiniz
-kibarlığı, terbiyeyi siz den mi öğreneceğim...

Allaaah bundan sonra bütün yolcuların karakola, hastaneye veya tımarhaneye gitme ihtimali vardır, mümkündür.

İşyerinde
  • Sabah işe bir gelirsiniz masanız duvara yapışmış komşu masadaki arkadaşınız kendi masasına yer açmak için sizin masayı ittirmiş. 
haydaaaaaa...
  • Oda arkadaşınız müziğin sesini açmış keyifle internette geziniyor oysa sizin konsantre olup, dünden beri üzeride çalıştığınız raporu yetiştirmeniz gerekiyor.
 söylemenizin, konuşmanızın hiç bir faydası yok denediniz her seferinde mağlup oldunuz 
  • Kendi zatalilerini anlatmaya pek meraklı arkadaşınız sabahtan akşama kadar kendi nevinden arkadaşlarını ağırlayıp, gezdiklerini, yediklerini, içtiklerini evini, parasını pulunu, her şeyini o kadar anlatıyor ki artık istemeseniz bile onu kendinden daha iyi tanıyorsunuz. Hatta evinde hangi çekmecinde ne olduğuna kadar biliyorsunuz
bu kadar bilgi size fazla geliyor, adeta kusuyorsunuz      
  • Patronunuz hışımla odaya gelip size bir iş veriyor ve 10 dakikaya istiyor. (bunu sık sık yapıyor) Listeler gözden geçirilecek, bazı kişilere mail atılıp cevapları karşılaştırılacak vs. nerden baksan yarım gün... - Efendim bu kadar kısa sürede yetişmeyebilir demek istiyorsunuz cümleniz yarım kalıyor patron çoktan kağıtları masanıza bırakıp, pardon fırlatıp odasına geçmiş bile...
İntihar etmek istiyorsunuz.

Evde

Ev insanın huzur bulduğu yerdir, dışarıda bütün olanlardan yorgun düşüp evinize geldiğinizde huzur bulmak istersiniz doğal olarak (Home Sweet Home yani) ama bazen bu mümkün olmaz.·      
  • Evli bir erkeksiniz karınız çalışmıyor size göre bir problem yok geçinip gidiyorsunuz. Eve gelip anahtarınızla girmek yerine kapıyı çalma gafletinde bulunuyorsunuz.
-Sana kaç kere dedim anahtarınla gir diye, yemek yapıyorum tencere yanacak, zaten sinirim tepemde bütün gün iş yapmaktan anam ağladı bir de senin çocukların kafayı yedirttiler bana, tabi sen rahatsın işe gidip kutuluyorsun oh... beyimiz rahat, burada akşama kadar ben uğraşayım didineyim......

İnsanın evinin kapısını çalmasının sonucu bu:))) Bence gerisin geri dönüp işe gidin güzel bir yemek söyleyip çalışmaya devam edin sandalyede biraz kestirdikten sonra zaten mesai başlar bir de üstüne fazla çalışma parası alırsınız.       
  • Çalışan bir kadınsınız çocukları da siz alıyorsunuz akşam eşinizden sadece on dakika önce evde oluyorsunuz. Çoluk çocuk, torba poşet kapıdan girip her şeyi elinizden yere bırakıyorsunuz, çocuklar koşarak odalarına gidiyorlar, gözlerinizi kapatıp derin bir nefes alıyorsunuz. Öyle yorgunsunuz ki tek isteğiniz kimse görmeden yatağınıza uzanmak, şu anda en çok istediğiniz bu... Birden kendinize geliyorsunuz yemek yok şimşek hızıyla planlamaya başlıyorsunuz: her şeyden önce bir makarna suyu koymak lazım o kaynarken üzerinizi değiştirip ellerinizi yıkayıp salataya girişebilirsiniz nerden baksan yemeğin hazırlanması 45 dakika, acaba buzlukta daha kolay hazırlanacak bir şey var mı? diye beyin fırtınası yaparken küçük oğlan gelip yakanıza yapışıyor sosis yiyelim mi? anne noluuuur... nolur..
Eve gireli henüz 5 dakika olmuş daha koridordasınız, kabanınızı asarken kapı çalıyor eşiniz teşrif ediyor. Direk mevzuya giriyor;

-Çok açım ne pişirdin? (ne pişirdin lafı çok manidar, çünkü sanki ev hanımısınız halbuki az önce eve girdiniz)
- Makarna yapacağım.

veee... kıyamet kopuyor

- Ya yine mi makarna ya, yine mi makarna!!! bıktım artık makarnadan, zaten ne zaman pişecekte yiyeceğiz daha alışveriş poşetleri bile burada duruyor, (iki çocukla markete uğrayıp alışveriş yaptığınız için teşekkür beklemiyorsunuz ama bunu da hak etmiyorsunuz) mesela neden hiç kuru fasulye pilav yemiyoruz. (zaten bir problem çıkarma sanatçısı olan eşiniz açlığın da vermiş olduğu öfkeyle iyice zıvanadan çıkıp coşuyor) Zaten bütün gün ... gibi çalışıyorum eve gelince doğru dürüst bir yemek yiyemeyecek miyiz? Ne istediysen yaptım, arabayı sana verdim işe arabayla gidip geliyorsun, eve her hafta temizliğe kadın geliyor peki biz niye hep makarna yiyoruz?

cevap vermeye mecaliniz olmadığı için iç sesiniz sizin yerinize cevap veriyor

-Çünkü ne araba, ne de temizlikçi kadın kuru fasulye pilav yapmayı bilmiyor...

ardından yine iç sesiniz kahkahayı basıyor, ardından sizde makaraları koyveriyorsunuz...

Problem çıkarma sanatçılarının maceraları devam edecek...   
 






11 Mayıs 2015 Pazartesi

Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yürümüyorsa)

Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yap)
Yeni Mezun ve İşsiz (Eyleme Geç)
Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yürümüyorsa)

Mükemmel bir plan yaptınız, çok da azimli ve kararlısınız, gaza geldiniz bu planı harfiyen uygulayacak ve başaracaksınız. Kendinizle gurur duyuyorsunuz plan öyle güzel oldu ki tıkır tıkır işleyecek bundan eminsiniz.

Bence o kadar emin olmayın... Şimdi diyeceksiniz ki hem bize gaz verip uğraştırıp plan yaptırıyorsun hem de planın işlemeyeceğini söylüyorsun... plan işlemeyecek demiyorum planın işlemediği yerler olacak buna hazırlıklı olun diyorum.

Büyük bir ihtimalle planın yürümediği, işlemediği, bozulduğu hatta başa döndüğü yerler olacak bunu bilin... hayatta kolay olan ne var ki? işte o nedenle yazının başında çalışmayı çok sevin demiştim. Bazen boşa çalışacaksınız çalışmanın sonunda çok yorulduğunuz halde başa döneceksiniz.
İşte burada asıl olan vazgeçmeden tekrar düşünüp, aksamaları düzelterek ya da olmuyorsa baştan başlayarak en önemlisi olmayan işlerden edindiğiniz tecrübeleri de cebinize koyarak yola devam etmektir.

Hadi biraz doğayı gözlemleyip ilham alalım ne de olsa insanoğlu bugün elde ettiği hemen her şeyi doğayı taklit etmesine borçludur.

Hiç karıncaları gözlemlediniz mi? koloni halinde hareket ederler, bir hat boyunca mütemadiyen yuvaya yiyecek taşırlar. Birini gözünüze kestirip bir süre inceleyin. Kendinden büyük bir yükü alır ve yola koyulur yolda önüne bir taş parçası çıkar ona tırmanmaya çalışır. Eğer tırmanamayacağı kadar büyükse etrafından dolaşır, dar bir yerden geçecekse yükünü farklı bir pozisyona getirir, arkadan iter, önden çeker, önüne biri çıkarsa bekler en son başka bir böcek gelip yiyeceğini elinden alır ve karınca o kadar uğraştıktan sonra elleri bom boş kalakalır...

Sonra ne mi olur? gider bir yiyecek daha yüklenir, aynı kararlılık ve çabayla ona odaklanır ve onu yuvaya taşımaya çalışır ta ki başarıncaya kadar.

Bir meyve fidanlığındaki fidanları gözlemleyin özellikle ilkbaharda yeni tomurcuklar ve filizler vermişken. Bazı fidanlar büyümüş serpilmiş, bazıları ise kışı atlatamayıp kurumuştur onlar için yapılacak bir şey yok, sökülüp yerine yenileri dikilecek, bazı fidanların bir dalı kurumuştur ama diğer yan dallardan filiz vermeye devam etmiştir. Bazıları dalların yanı sıra kökten de filiz sürmüştür. Bazıları ise her yeri kuruduğu halde gövdenin bir yerinden küçük bir filizle hayata tutunmaya çalışır. Doğanın kendine belirlediği planı var gücüyle uygulamaya devam eder.

Siz de karıncalar gibi, yeni dikilen fidanlar gibi planınızı yılmadan uygulamaya çalışacaksınız Hatta daha fazlasını yapacak tıpkı bir bahçıvan gibi diktiğiniz fidanları gürleşmeleri için budayacak, gerektiğinde yerlerine yenilerini dikecek, bakımlarını yapacaksınız. Planınızda da gerektiğinde değişiklikler olacak. 

Bazen elde olmayan hadiseler olur, hastalanıp bütün işlerinize ara vermek zorunda kalırsınız, sınavlar kaçar, fırsatlar kaçar, bazen umulmadık maliyetler çıkar hevesle biriktirdiğiniz kurs parasını hiç beklenmedik başka bir yere vermek zorunda kalabilirsiniz.

Böyle durumlarda hemen ne kadar şanssızım her şey de beni bulur zaten demeden mevcut durumda ne yapabilirsiniz ona bakın hastaysanız mümkünse yattığınız yerden ders çalışabilirsiniz. Emin olun kaçan fırsatların ve giden paraların yerine de bir şekilde yenileri gelecektir, bir kapı kapanır, bir kapı açılır.

İnsanlarda ve kurumlarda, her zaman değişiklikler, deneme-yanılmalar, geri adımlar, yeniden yapılanmalar, revizeler, vazgeçip başka hedef belirlemeler hep vardır, sizin yaşamınızda da olacak olmalı zaten...

Sakın endişe etmeyin! telaşlanmayın! korkmayın!... Çok az şey ilk denemede başarıya ulaşır.    

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Yeni Mezun ve İşsiz (Eyleme Geç)


Yapacağınız işe, mesleğe, nasıl bir hayat yaşamak istediğinize karar verdiniz, elinizdekileri ve elinizde olmayanları sayıp döktünüz...
2. Sahip olduklarınız listesine şu maddeyi de eklemeyi unutmayın

Gençliğin gücü ve enerjisi bu, anahtar kelimeniz olacak laf olsun diye yazmıyorum. Gençken insanlar daha uzun saatler çalışabilir, daha az yorulur, daha kendine güvenlidir, daha sağlıklıdır, daha güzeldir, daha yakışıklıdır daha... daha... daha... işte siz başarıya emin adımlarla ilerlerken en çok bu dahalar yol arkadaşınız olacak.

Bu aşamada amacınıza ulaşmak için esaslı bir plan yapmalı ve uygulamalısınız artık (Plan Yapmak Ya da Yapmamak adlı yazıma bakabilirsiniz) Planda ihtiyacınız olan her alan için bir başlık bulunmalı ve bu başlık için de bir plan yapmalısınız yani plan içinde plan. Planınız bir ağacın dalları gibi dallanmalı ve detaylanmalı.

Başlıklardan örnekler;

Ekonomik durum: misal önce ingilizce kursuna gitmeniz gerekiyor ama paranız yok o zaman ekonomik durum bir başlık olmalı ve bu başlık altında gerekli parayı temin etmek için neler yapabileceğiniz sıralanmalı (çevrenizden borç istemek, varlıklı bir aile büyüğünden burs! istemek, kursu 3 ay erteleyip bu 3 ay bir markette, mağazada çalışıp para biriktirmek gibi...)

Kişisel özellikler ve kişisel gelişim: Kişisel gelişime inanın, planınızda mutlaka bu başlık bulunsun. İnsan yaşayan, değişen ve sürekli bir şeyler öğrenip gelişen bir varlıktır. gelişmeyi, değişmeyi bir yerde kesip ben artık kendimi yeterince geliştirdim bundan sonra bir şey yapmama gerek yok  diyemezsiniz. Ayrıca fazla bilgelikten kimseye zarar gelmez... 

Bu konuda çeşitli kurslara, seminerlere katılmayı, kişisel gelişim kitapları okumayı (sırf ticari amaç güdülerek yazılmış kısa yoldan zengin olmanın 10 yolu, kadınları kendine hayran bırakma sanatı gibi popüler kitaplardan bahsetmiyorum. Gerçekten size katkı sağlayacak stresle baş etmenize, insanlarla iyi iletişim kurmanıza, zamanı iyi kullanmanıza vs. yardımcı olacak kitaplar) planınıza dahil edebilirsiniz.

Benim kişisel gelişim kapsamında değerlendirdiğim bir diğer mevzu ise insanın kendini törpüleme ve negatif yönlerini azalma gayretidir. Tıpkı ham bir ağacı yontarak sanat eseri bir heykel ortaya çıkartmak gibi... Evet her insanın negatif yönleri, zaafları, korkuları, takıntıları vardır ama bazen bunlar başarı önündeki en büyük engel olabilir. Bazılarının üstesinde kararlılıkla gelebiliriz ama bazıları ciddi olabilir ve yardım almanız gerekebilir. Şimdi kendinize karşı dürüst olun ve objektif olarak düşünün bakalım sizin başarınıza engel olabilecek böyle bir mesele var mı?


  • Çok sinirlisiniz, zaman zaman agresifleşiyorsunuz, 
  • sık sık depresyona giriyorsunuz, 
  • insanlarla fazla diyalog kuramıyorsunuz, 
  • çok sabırsızsınız başladığınız her iş yarım kalıyor, 
  • odaklanma probleminiz var, 
  • bazı bağımlılıklarınız var,
  • takıntılarınız var ve bu hayatınızı etkiliyor, 
  • kuruntularınız var, hayattan zevk almıyorsunuz gibi...

Kişisel özelliklerimizin bir kısmını doğuştan getiriyoruz bir kısmı da sonradan oluşuyor ve çeşitli nedenlerle bu olumsuz özellikler insanın bir parçası haline geliyor. Önemli olan bunların farkına varıp düzeltmeye çalışmak mesela öfke kontrolü için çeşitli yaklaşımlar terapiler var biraz çabayla kendiniz halledebilirsiniz fakat ileri aşamada bir takıntı probleminiz varsa ve kendiniz üstesinden gelemiyorsanız mutlaka profesyonel yardım almalısınız. Mesela üniversite sınavına girip aşırı heyecan ve stresten hastalanan, bayılan ya da aşırı kontrol takıntısı olup tüm soruları takrar tekrar kontrol edip zaman kaybeden dolayısı ile sınavı sırf bu nedenle kazanamayan öğrenciler tam da bu konuya verilebilecek çok çarpıcı bir örneklerdir. Bakınız zamanında üzerinde durulmayan, önemsizmiş gibi görünen aşırı stres yapma problemi ve ya aşırı kontrol takıntısı çocuğa nelere mal oldu.

O nedenle bu kişisel gelişim konusunu bir kez daha düşünün ve mutlaka plana dahil edin derim.

Araştırma, bilgi edinme ve merak;Tam anlamı ile kendinizin araştırmacı gazetecisi olun. merak ve araştırmak genel olarak çok faydalı bir özelliktir fakat şimdi sizin için çok daha önemlidir. Çünkü bilgi olmadan aynı karanlıkta el yordamı ile yol almaya çalışan birine benzersiniz.

Özellikle plan dahilindeki konularla ilgili tüm konuları araştırın ve her şeyi asıl kaynağından öğrenin. Yasa, yönetmelik, iş ilanları, haberler, kurallar, şartlar, burslar, kurslar, imkanlar, muaflıklar vs. vs. Somut örnekler verecek olursak, siz dünyanın parasını vererek bir ingilizce kursuna gidiyorsunuz sonra bir de öğreniyorsunuz ki aynı kurs mezuniyette dereceye girenlere ücretsiz veriliyor, ta ta ta taaaaa...  Ve ya bir kurumdaki bilmem ne uzmanlığı için çalışıp çabalıyorsunuz hayal kuruyorsunuz hooop... bir yasa çıkıyor ne öyle bir kurum kalıyor ne de öyle bir uzmanlık.

Evet internet çağındayız her türlü bilgi! elimizin altında yerimizden kalkmadan bir sürü şeyi halledebiliyoruz ama inanılmaz bir bilgi kirliliği de var. Sözü uzatmayalım gerekirse kafanıza takılan bir konu için hiç üşenmeyin kalkın taaaa oraya, olayın kaynağına, muhatabına, yerine gidin sorun öğrenin, gerekirse teyit alın, kapıdan kovsalar bacadan girin yine öğrenin. Unutmayın kurumlar da insanlar da hata yapabilir, boşluklar olabilir net olmayan konuları netleştirin yani...

İpucu: Belki tam yeri değil ama aklıma gelmişken söyleyim bazen pazarlık etmek, dozunda ısrar etmek gibi işi biraz zorlamak size çok fayda sağlayabilir, şöyle ki bir özel hastaneye gittiniz size 3000TL fiyat çıkardılar hiç koskoca ... hastanesinde pazarlık olur mu? demeyin bir teklif edin %50 şansınız var ya kibar bir dille kusura bakmayın öyle bir şey yapamıyoruz derler ya da %50 ihtimalle indirim yaparlar. Diğer örnek bir kamu kurumuna gittiniz saat 12:25 sıra size gelince öğle tatili girdi. ne yaparsınız ya bir saat beklersiniz ya da bütün şirinliğinizi takınarak acaba rica etsem benim bilgilerime de bakabilir misiniz? uzun süreceğini sanmıyorum dersiniz zaten bir saat bekleyecektiniz şimdi %50 ihtimalle işinizi halletme ihtimali var.

Planınıza daha başka başlıklar da ekleyip gerekiyorsa bu başlıkları da planlayın ve zaman takviminizi oluşturun.

Artık planınızı uygulayabilirsiniz.


Bir sonraki yazımız Planınız yürümüyorsa

5 Mayıs 2015 Salı

Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yap)

Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yap)
Yeni Mezun ve İşsiz (Eyleme Geç)
Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yürümüyorsa)

Çok çalışıp çabalayarak kazandığınız, çeşitli zorluklar çekerek okuduğunuz okulunuz nihayet bitti. Şimdi en az bir üniversite kazanmak kadar önemli bir mesele var "iş"
Hatta üniversite okumadınız lise bitti ve en kısa zamanda bir iş bulmanız gerekiyor.

Etrafımda işsiz gençleri görüyorum çoğu umutsuz, bazıları depresyonda öyle ki adeta hayattan vazgeçmiş gibiler. Bu ne umutsuzluk böyle, şöyle bir silkinin kendinize gelin iş de olur aş da yeter ki siz kararlı olun, kendinize inanın gerisi teferruat... Hadi hep birlikte neler yapabiliriz bir bakalım, hadi amaaa ne kaybedersiniz ki...?

Öncelikle şunları bilmelisiniz;

Hemen her insan hayata atıldığında bu tür sıkıntılar yaşar, aksi durumlar istisnadır.
Her ülkenin gerçekleri vardır bunları bilmek, değiştiremeyeceğimiz gerçekleri kabul etmek en akılcı yoldur. Mesela  bizim ülkemizde genç nüfus fazladır, üniversite mezunu gencimiz artmaktadır. o nedenle bir iş başvurusuna haddinden çok fazla kişi başvurabilmektedir. Ekonomik, siyasi krizler vs. her ülkede zaman zaman görülebilen problemlerdir. Önemli olan bunları bir bahane olarak görmemektir. Unutmayın, bahanelerin çözüme hiçbir katkısı yoktur!
Kişisel, ailevi, sağlık, ekonomik vs. pek çok olumsuzluklar olabilir hatta bunlardan daha fazlası olabilir. Her zaman sizden daha zor durumda olan insanlar vardır yani beterin beteri vardır.   değiştiremeyeceğiniz durumları kabullenirseniz işiniz biraz daha kolaylaşır.
Çalışmayı sevin demiyorum çalışmayı çok ama çok sevin çalışmadan kazanılan başarılar inanın kalıcı değildir, çalışmadan zengin olmak, başarılı olmak diye bir şey yoktur. Varsa bile o kadar azdır ki herkese nasip olmaz.
Sonuç olarak zaten çok çalışacağız; en azından sevdiğimiz işi yapalım ki çalışmak zor gelmesin ya da çalışmayı çok sevelim ki yaptığımız iş bize zor gelmesin tercih sizin:)

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, durumu kabullendiniz, şimdi deriiiiin bir nefes alın sakinleşin...

İlk yapmanız gereken sakin kafayla (sakin kafayla düşünmek önemli önce kendinizi düşünmeye hazırlayın pozitif bir moda getirin, müzik dinleyin, yürüyüş yapı ya da sevdiğiniz bir işle meşgul olup kafayı dağıtın vs.)

Düşünmek, ama enine boyuna hatta bir masaya oturun elinize bir kalem kağıt alın.
Sanki hiç bilmediğiniz bir durumla karşı karşıyasınız, sanki bir arkadaşınız sizden yardım istemiş de onun durumunu anlamaya çalışıyorsunuz gibi, bütün ön yargılardan, negatif düşüncelerden, bahanelerden sıyrılıp durumu analiz edin. Bu düşünme ve analizin ne kadar sürdüğü hiç önemli değil bir saat, bir gün, bir hafta hiç fark etmez, buna mutlaka zaman ayırmalısınız...

Düşünmeye ve Yazmaya Başlayalım;

1. Hayalinizde nasıl bir iş var?
2. Sahip olduklarınız
3. Sahip olmadıklarınız
4. Neler yapmalısınız
5. Neler yapabilirsiniz

Şimdi maddelerin tek tek üzerinden geçelim

1. Hayalimizde nasıl bir iş var?

Öncelikle hayattan ne istediğinize, ne beklediğinize, nasıl bir yaşantı istediğinize karar verin. Şimdi bunun işle ne ilgisi var? ya da iş bulduk da sanki böyle şeyler düşünme lüksümüz mü var? demeyin. İşte size fırsat hazır hayata en baştan başlarken neden kendinize seçenekler sunmayasınız ki? öğretmenlik okudunuz diye illaki öğretmen olmanız gerekmiyor. Bırakın öğretmenliği çok sevenler yapsın, yada işletme okudunuz ama hayalinizde öğretmen olmak vardı kesinlikle öğretmen olmanın yollarını arayın.

KPSS kursuna gidiyorsunuz ama masa başında durağan bir işte çalışmak hiç size göre değil memur olursanız kesinlikle mutsuz olacaksınız, bence bunu bir daha düşünün...
Ya da ben sakin bir insanım 9-6 bir işim olsun hafta sonlarım boş olsun diyorsanız asılın KPSS'ye Mesleğiniz demiyorum yaptığınız iş hayat tarzınızı da belirliyor ister istemez.

Nasıl bir hayat yaşamak istediğinize karar verin, lütfen hayal kurun... Ben bugüne kadar hayal kurmanın bir zararını görmedim en azından hayal kurmak çok kolay ve bedava:)
Hayattan ne istediğimizi düşünme faslını üniversite ya da meslek seçerken çok fazla yapmadığımız için insanların çoğu maalesef mesleğinde çalışmıyor, farklı işler yapıyor.

Bir de şu noktada değinmeden geçemeyeceğim anne-babaların çocuklar üzerindeki baskısını anlamak mümkün değil benim kızım doktor olacak, benim oğlum mühendis olacak Ey anne baba belki çocuk sanatçı olmak istiyor, belki öğretmen olmak istiyor sizin istediğiniz mesleği seçip ömür boyu mutsuz mu olsun?

Şimdi diyeceksiniz ki eee... biz o kadar okuduk bölümümüzü bitirdik meslek sahibi olduk ama mesleğimiz bize göre değilmiş ne yapacağız, tekrar mı üniversite okuyacağız? tabi ki hayır öyle kolay da değil zaten. Fakat üniversite eğitimini sadece bir meslek eğitimi olarak görmeyip diğer kazanımlarını kullanarak istediğiniz alana daha kolay geçebilirsiniz, yani okulda öğrendiğiniz şeyler daha analitik düşünmenize, problemleri daha kolay çözmenize, bir hedefe odaklanınca disipline olmanıza vs. yardımcı olacaktır. Bu çok önemli bir kazanımdır sakın yabana atmayın.

Yeni mezun olan bazı gençlere bakıyorum yüksek lisans yapıyorlar ne güzel tabi ki yapsınlar, sonra sohbet esnasında soruyorum yüksek lisans yapmanın özel bir nedeni var mı? diye yo... diyor henüz işe giremedim boş durmamak için, hem de master yapmış olurum. Cevaptan dehşete düşüyorum. Arkadaşlar yeni mezun birinin artık çoktan iş ve kariyer planını yapmış olması gerekmez mi? Master yapmanın bir nedeni olur, ya akademisyen olmaya karar vermiştir bu yönde çalışıyordur, ya da başka bir nedeni vardır. Tabi ki bir iş başvurusu yaparken master yapmış olmak tercih sebebidir ama iyi derecede yabancı dil bilmek daha büyük tercih sebebidir. Özel sektörde çalışmayı düşünen bir mezunun ilk etapta yüksek lisansa harcayacağı zamanı yabancı dil öğrenmek için harcaması daha akıllıca değil midir? Eğer ki kamuda çalışmaya karar vermiş ise bu zorlu süreçte yüksek lisans yerine tamamen KPSS'ye odaklanması gerekmez mi? kamuda göreve başladıktan sonra yüksek lisans yapması her açıdan daha da kolaylaşır. Ayrıca kamuda yüksek lisans istisnalar olabilir ama kesinlikle gerekli değildir. Tabi ki işini gününü planlayıp rayına oturttuktan sonra bilgisini artırmak için keyfe keder yüksek lisans yapan arkadaşlara hiç sözüm yok onları kutluyorum.

Yeter ki siz ne yapacağınıza karar verin hani ünlü bir söz vardır "Nereye gideceğine karar vermeyen gemiye hiçbir rüzgar yardımcı olamaz" 

2. Sahip olduklarımız

Sahip olduğunuz varlıkların! bir listesini yapın, ne varlığı yeni mezun bir işsizim hiç bir şeyim yok dediğinizi duyar gibiyim. Varlıklar derken çok geniş düşünelim her şey olabilir (sağlık, eğitim, sabır, yetenek, para, imkan, itibar, yetenek vs. vs.) tabi bunu düşünürken hayalinizdeki mesleği gözünüzün önüne getirin asıl onun için neleriniz var. Belki beden eğitimi öğretmeni olmak istiyorsunuz en temel gereksiniminiz sağlam bir vücut... o da sizde var çok şanslısınız.

3. Sahip olmadıklarımız

İstediğiniz işe, mesleğe ya da hayal ettiğiniz yaşama ulaşmak için ihtiyacınız olan şeylerin bir listesini yapın. Bu liste sahip olduklarınız listesinden biraz daha kabarık olabilir hiç önemli değil ayrıca çok normal. Açık yüreklilikle sahip olmadıklarınızı ortaya çıkarın, belki de hayal ettiğiniz
yaşam için hepsine ihtiyacınız yok onları eleyin

4. Neler yapmalısınız

Sahip olduklarınızı ve olmadıklarınızı düşündüğünüzde hayalinizi gerçekleştirirken neler yapmanız gerekiyor? bunu bilmiyorsanız araştırıp öğrenin. Sıralayın bakalım; ingilizce öğrenmek, KPSS'yi kazanmak, tecrübe edinmek, para kazanmak, yeteneğinizi geliştirmek, kursa gitmek vs. vs.

5. Neler yapabilirsiniz

Hayal kurduk, karar verdik şimdi gerçekçi olalım 4. maddede sıraladığınız yapmanız gerekenlerden hangilerini yapabilirsiniz, hangilerine gücünüz yeter veya hangilerini yapmak teknik olarak mümkün.

Mesela KPSS'yi kazanıp bir kamu kuruluşunda memur olmak istiyorsunuz. Çok azimli ve kararlısınız gece gündüz çalışıp en yüksek puanı alacaksınız ama yaşınız memur olmak için geçmiş. o zaman size de geçmiş olsun teknik olarak mümkün değil yapacak bir şey yok başka bir hayal kuracağız, hayal kurmanın yaşı yok...

Eyleme geç

Eyleme geçme kısmı biraz uzun doğal olarak, o da sonraki postta...

Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yap)
Yeni Mezun ve İşsiz (Eyleme Geç)
Yeni Mezun ve İşsiz (Plan Yürümüyorsa)

20 Şubat 2015 Cuma

Evlilik Bir Bahçeye Benzer

Ne ekersen onu biçersin misali, evlilik de bir bahçeye benzer ne dikerseniz o biter. Sevgi saygı tohumları ekerseniz sevgi ve saygıyı ziyadesiyle görürsünüz. Meyveleri de tatlı olur, güzel bir ortamda olgunlaşır.

Eğer çıkar, maddiyat, saygısızlık tohumları ekilirse yine misliyle karşılık verir. Meyveleri de acı olur, buruk olur.

Evlilik aynı bir bahçe gibi ilgi ister, bakım ister, iyi bahçıvan(lar) ister, iyi bahçıvan olmak için de sürekli gözünüzü bahçenizden ayırmamanız gerekir. Bahçenizin huyunu, suyunu, toprağını, her ihtiyacını iyi öğrenmeli, iyi anlamalısınız. Çok mu güneş alıyor, çok mu rüzgara karşı, toprağı çok mu su istiyor, toprağı biraz havalandırıp bakım mı yapılması gerekiyor, yoksa siz görmeden zararlı haşeratlar mı dadanmış hepsini bilmeniz, uyanık olmanız gerekir.

Komşu bahçelerin dışarıdan görünen güllerini bülbüllerini görüp, benim bahçem niye böyle, bu bahçe adam olmaz demeyin. Belki o bahçenin toprağı, konumu sizinkinden daha kötü ama doğru bakımla doğru yaklaşımlarla böyle güzelleşti, güller dikildi de dallarında bülbüller şakıyor. Belki de sadece dıştan görünüşü öyle içine girseniz bir bataklıktan farksız bunu asla bilemezsiniz. Şunu unutmayın her bahçe nasıl tekse özelse her evlilikte tektir özeldir. hiç biri bir diğerine benzemez.

Güzel bahçıvan kıyafetlerinin, cicili bicili alet edavatlarının cazibesine kapılıp, daha bahçenize güzel çiçekler, çimler ekmeden şık şık bahçe mobilyaları almaya kalkıpta, bahçenizin, toprağınızın asıl ihtiyaçlarını ihmal etmeyin. Sıralama, zamanlama önemlidir, sırayla sabırla gidersek hepsi olur.

Bahçede her mevsimde yapılacak işler vardır. Her işi zamanında yapmak lazımdır, yoksa hiç verim alamazsınız ilkbaharda toprağı sürmek, ekmek, yazın sulamak, sonbaharda budamak gibi... Kışın kar yağdığında olduğu gibi de bazen hiç bir şey yapmadan sadece sabırla beklemek...

Bazen özel bakım ister bahçe; hoyrat bir fırtınanın dallarını kırdığı ağaçları iyileştirmek gibi...

Bazen de zamansız bir sağanağın yerle bir ettiği toprağı, terk etmeden inatla iyileştirmek, ıslah etmek için gözyaşları içinde baştan başlamak gerekir.

Evliliğin bahçeden tek farkı ise iki bahçıvan istemesidir. Tek bahçıvanın çabaları asla kafi gelmez. iki bahçıvanın da uyum içinde, aynı çabayla ölene kadar öğrenmesi ve çalışması gerekir.

Herkese hayırlı cumalar ve iyi hafta sonları diliyorum...



16 Şubat 2015 Pazartesi

Erkek İsimleri Top 100

Sevgili anne adayları, hala çocuğunuza ne isim koyacağınızı bulamadınız mı?
işte size bir liste ve daha fazlası...

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS)'nden alınan veriler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun web sitesinde yayınlanıyor. 1950 yılından itibaren doğum tarihine göre en çok konulan isimler sıralanmış. Ben tabloyu biraz kısalttım 2005'den itibaren aldım.

Aşağıdaki listede 100 isim yok çünkü 2005 ve daha sonrasında ilk 100'e girememiş olanları almadım. Bunlar erkek isimleri bir önceki postumda kız isimlerini paylaştım.

Hadi seçin bakalım...

Not.Tablo alfabetik olarak sıralanmıştır. Örnek: 2014 ADNKS kayıtlarına göre, 2013 doğumlu erkeklerden halen hayatta olanların isim sıralaması yapıldığında ilk sırada “Yusuf” ismi yer almaktadır. Aynı yıl için “Berat” ismi 2 sıradadır.

Doğum tarihine göre en çok kullanımda olan erkek isimleri ve ilk 100 isim içindeki sıralaması 
Ad 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
Abdulkadir 45 43 51 56 59 64 65 66 75 73
Abdullah 26 29 28 29 29 31 33 34 30 31
Abdulsamet 89 67 71 77 87 100
Abdurrahman 99
Adem 53 50 57 60 70 75 80 78 82 83
Ahmet 6 6 5 5 5 4 6 6 4 5
Ahmet Efe 99 96
Ali 9 10 10 13 11 12 12 12 11 14
Alper 77 94 98 79 75 80 93 95
Alperen 50 44 46 43 20 24 26 33 34 39
Anıl 96
Aras 76 72 62 60
Arda 5 1 2 2 2 5 14 26 31 32
Ayaz 94 97 87 58 12
Baran 16 25 32 30 28 30 37 42 42 36
Barış 38 47 43 45 44 58 77 86 70 94
Batuhan 33 35 39 33 30 33 35 39 59 76
Bedirhan 84 82 48 34 38 49 59 73 60 72
Berat 20 20 11 10 8 6 3 1 2 2
Berkay 48 46 50 48 48 43 39 46 53 65
Bilal 56 55 61 57 46 55 49 51 40 40
Boran 78
Burak 21 19 16 16 21 26 27 29 26 29
Bünyamin 91 97 91 54 47 43 47 53
Can 82 86 93 97
Caner 47 70 91 92 95
Çınar 85 15 10 12 13
Deniz 63 62 54 47 42 48 52 48 46 44
Devran 78
Diyar 75 90
Doğukan 80 93
Doruk 61 51 72 76 86 77
Ebubekir 100 97 95
Efe 24 28 15 9 16 20 23 31 37 45
Ege 96 48 30 25 31 35 46 44 48 50
Egemen 86 85 82 81 69 79 64
Emir 42 40 38 38 40 28 4 3 5 10
Emircan 79 91 100
Emirhan 2 5 6 6 10 13 10 9 9 19
Emre 11 15 17 19 24 27 32 36 32 41
Enes 8 7 7 8 6 8 8 11 13 15
Ensar 95 78 61
Eray 70 79 89 90 89 99 100 98
Erdem 86 83 80 69 66 42 54 62 66 69
Eren 14 13 18 12 13 17 21 27 35 35
Eymen 85 54 37 31 24 10 6
Eyüp 99 78 72 62 65 74 79 81 85 91
Fatih 39 41 47 52 57 57 58 67 67 70
Ferhat 37 58 75 95
Fırat 68 80 95 83 68 91 87
Furkan 7 8 9 11 9 10 11 14 20 24
Gökhan 88
Görkem 95
Hakan 54 72 76 74 84
Halil 49 45 52 53 60 60 64 64 72 74
Halil İbrahim 59 63 59 59 62 65 66 71 69 66
Hamza 52 37 36 32 32 29 29 25 22 18
Harun 60 53 53 54 53 40 43 55 61 71
Hasan 17 16 19 20 23 23 24 23 24 27
Hasan Hüseyin 100
Hüseyin 15 14 13 15 15 16 18 16 16 20
İbrahim 12 11 14 17 17 15 13 13 19 21
İbrahim Halil 83 85 86 87 90 92 92 88 87 92
İsa 78 75 74 76 83 89 91 90 94
İsmail 22 22 22 23 26 25 30 30 33 33
Kaan 62 56 27 35 35 38 44 40 38 55
Kadir 29 31 37 41 49 56 55 60 65 68
Kayra 93 94 82 57 80
Kerem 34 24 21 22 18 21 20 17 15 11
Kerim 98 99
Kuzey 68 56 50 57 63
Mahir 88
Mahmut 55 59 63 67 79 79 78 84 84 90
Mehmet 3 3 3 4 4 3 5 5 7 9
Mehmet Akif 85 96 86 87 86 79 64 49
Mehmet Ali 40 36 44 42 43 47 42 38 43 43
Mehmet Can 93 89 81
Mehmet Efe 96 73 82 86 85 82 90 100
Mehmet Emin 64 61 55 55 64 62 67 59 55 56
Melih 76 74 83 97 97 90 88 97 96
Mert 19 18 23 21 22 14 16 21 25 25
Mete 94 84
Metehan 92 77 67 70 72 77 62 70 68 47
Miraç 87 80 52 46 38 18 14 8
Muhammed 10 9 8 7 7 7 7 7 8 7
Muhammed Ali 67 51 42 40 39 32 28 20 21 16
Muhammed Emin 73 60 49 49 50 45 36 32 28 28
Muhammed Emir 57 37 44 42
Muhammed Enes 96 77 75 76 69 60 61 63 57
Muhammed mustafa 92 84 81 76 63 54 52 48
Muhammed Talha 96
Muhammed Yusuf 95 80 73 67
Muhammet 30 27 29 36 37 41 51 52 76 85
Muhammet Ali 85 71 68 63 74 72 74 68 81 82
Muhammet Emin 95 94 91 95 99 91 100
Murat 31 32 35 39 41 44 45 45 49 52
Musa 71 69 64 61 69 70 73 75 77 80
Mustafa 4 4 4 3 3 2 2 4 3 3
Nurullah 98 98
Oğuzhan 57 66 69 72 73 88
Onur 43 42 41 46 51 59 68 83 88 99
Osman 36 38 45 50 55 53 48 47 54 58
Ozan 97 79 98 96 96
Ömer 13 12 12 14 12 11 9 8 6 4
Ömer Asaf 93 59
Ömer Faruk 28 23 26 24 25 22 22 19 23 22
Özgür 72 81 99 98
Poyraz 78 69 65 39 34
Ramazan 25 30 31 37 34 39 40 41 45 46
Recep 66 73 73 88 100
Resul 94 87 88 93
Rüzgar 93 50 49 27 26
Salih 58 39 40 44 45 52 61 58 50 54
Samet 23 17 25 27 36 36 41 56 71 81
Sefa 81 88 90
Selim 91 87
Semih 65 68 65 51 58 71 84 89 99
Serhat 35 49 58 65 78 73 75 85 98 98
Serkan 44 57 70 71 88
Sıraç 93
Sinan 90 92
Süleyman 51 52 56 58 67 67 71 74 74 79
Taha 87 84 84 78 80 81 97 94 83 89
Talha 69 64 62 66 71 66 70 63 41 38
Toprak 84 89
Tunahan 100 100 97 94 99
Uğur 74 76 82 82 92 98
Umut 32 33 33 26 27 18 25 22 17 23
Utku 56 63
Veysel 89
Yağız 81 47 61 83 77 51 51
Yakup 61 65 66 64 63 50 53 53 56 62
Yasin 27 26 24 31 33 34 34 35 36 37
Yavuz Selim 89 75
Yiğit 41 34 34 28 14 9 17 28 29 30
Yunus 46 54 60 68 77 83 90 92 92 93
Yunus Emre 18 21 20 18 19 19 19 15 18 17
Yusuf 1 2 1 1 1 1 1 2 1 1
Yusuf Eymen 86