6 Şubat 2015 Cuma

Kızımızı İstemeye Geliyorlar Rüyası

Ben de her anne gibi biraz paranoyak bir anneyim, çünkü anneler sürekli çocukları için endişelenir, bu endişeleri kafasında evirir çevirir, çevresinde duydukları, televizyonda gördükleri ile birleştirir ve senaryolaştırır sonra da bilinç altına özenle saklarlar. Daha sonra da bu çok özgün senaryoları gerekli zamanlarda! rüyalarında, sinir ve ağlama nöbetlerinde kullanırlar.

Şimdi size geçen akşam kızım Ceren ile ilgili gördüğüm bir rüyayı anlatmak istiyorum. Ceren 23 yaşında okulunu bitirdi ve çalışıyor, halihazırda bir evlilik ihtimali  ve ya bir arkadaşlık kesinlikle yok, ama gel gör ki bunu bilinçaltıma anlatamazsınız.

Efendim kızımızı istemeye geliyorlar kadınlı erkekli bir grup insan (tabi kızımız istemiş gelmelerini), ilk bakışta ailenin çok farklı bir kültüre mensup olduğunu görüyorum çok üzülüyorum. Kadının (müstakbel dünürümün) saçında en az 10 farklı tonda boya var. Bizi de hiç beğenmiyorlar, sürekli her şeye burun kıvırıyorlar, lütfedip evimize gelmişler öyle bir hava esiyor. Ama oğlan ortalarda yok... Neyse çay kahve derken kızı istiyorlar. Ben de bir yandan kendimi teselli ediyorum; "Ya diyorum önyargılı olmamak lazım belki çok iyi insanlardır, ayrıca ben Cerene çok güvenirim yanlış bir karar vermez, eminim oğlan çok düzgün ve iyi biridir, belki de çok iyi bir mesleği var" neyse biz düşünelim falan diyoruz gidiyorlar.

2 bölümde Cerenle konuşuyorum kalbini de kırmak istemiyorum ama damat adayının ne iş yaptığını ölesiye merak ediyorum kızın ağzından laf almaya çalışıyorum. O da ne ketum ser veriyor sır vermiyor lafı eveliyor geveliyor. Artık sinirlenmeye başlıyorum, iyice üstüne gidiyorum.

-Kızım niye söylemiyorsun çocuk ne iş yapıyor? mesleği ne?, niye saklıyorsun

dişlerinin arasında zorla,

-öğrenci, ....... bölümünde...

hayatımda hiç duymadığım bir bölüm adı söylüyor kalakalıyorum...

"Vay be hem öğrenci, hem de ..... bölümünde! Eyvahlar, nasıl olurlar ne yapacağızlar beynime hücum ediyor kızsan kızamazsın (Cereni dövesim geliyor) dövsen neye yarar... Hayatın zorlukları ve nasıl geçineceklerine dair bir nutuk çekmeye başlıyorum ki, kim dinler bizim kızın başında kavak yelleri esiyor hiç oralı değil, vazgeçip susuyorum.

Sakin ol... sakin ol.. bildiğim bütün sakinleşme taktiklerini deniyorum, iç sesim yine devrede;
"pozitif düşün pozitif olsun, demek ki çocuk çok yakışıklı kız aşık oldu önemli olan da severek evlenmek değil mi? eminim çok mutlu olurlar, ayrıca öğrenciyse ne olmuş okul da biter elbet, hiç bitmeyen okul var mı?, ayrıca ....... bölümüyeni bir bölüm galiba yeni açılan bölüm mezunlarına çok iyi fırsat kapıları açılabilir" falan... falan...

Oğlanın çok yakışıklı olma ihtimaline inanmak istiyorum, bu fikir hoşuma gidiyor ve buna odaklanıyorum. Kendimi çok yakışıklı ve aşık olunarak evlenilmiş bir eşin ne bulunmaz nimet olduğuna inandırıyorum, sakin bir ses tonuyla konuşmaya gayret ederek;

- Tamam şu çocuğun bir resmi yok mu? bir bakayım çok merak ettim.

İstemeye istemeye bir fotoğraf çıkarıyor çantasından bir topluluk resmi kızlı erkekli gençler bir masada oturmuş yemek yiyorlar. İlk dikkatimi çeken yan yana oturmuş iki genç, biri çok yakışıklı, otururken bile uzun boylu olduğu anlaşılıyor çok havalı, yanındaki kısa boylu, gözlüklü, hiç göze çarpmayan bir tip (hababam sınıfındaki arka sıralarda oturan hayta çocuklara benziyor.)

İşte diyorum bu yakışıklı bizim damat adayı, evet gerçekten çok yakışıklı ve karizmatik... yüreğime serin sular serpiliyor

-Neyse diyorum bari damat yakışıklıymış.

Ceren anlamsız bir ifadeyle yüzüme bakıyor, sonra beraber resme bakıyoruz parmağıyla yakışıklı çocuğu göstererek

-Bu değil anne! (parmağını yanındaki gözlüklü çocuğa kaydırıyor) bu...

Yıkılıyorum....yıkılıyorum....yıkılıyorum...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder